kedi parfümü petshop

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Kalp Krizinden Korunmak İçin Yaşam Tarzı Değişikliği Şart

DÜZCE YEREL HABER 07.02.2020 - 20:47, Güncelleme: 30.06.2021 - 18:17
 

Kalp Krizinden Korunmak İçin Yaşam Tarzı Değişikliği Şart

Üniversitemiz Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Osman Kayapınar, kalp sağlığı ve kalk krizi hakkında önemli bilgiler paylaştı.

Üniversitemiz Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Osman Kayapınar, kalp sağlığı ve kalk krizi hakkında önemli bilgiler paylaştı. Kap krizinin aterosklerotik damar hastalığının bir sonucu olduğunu belirterek sözlerine başlayan Doç. Dr. Osman Kayapınar, aterosklerozin zamanla koroner arterlerin daralmasın neden olduğunu, damar içerisindeki daralmanın ciddi boyutlara ulaştığında hastanın, ilk olarak efor esnasında belirginleşen yorgunluk, göğüste gerginlik, bası hissi, yanma gibi şikayetler yaşamaya başladığını ifade etti. Kalk krizinin yani miyokard enfarktüsün ise kalbin koroner arterlerden birinin aniden tıkanması ile ortaya çıktığını söyleyen Kayapınar, kalp krizinin tıkanıklığın olduğu yere değişiklik göstermekle birlikte kalbin kendi dokusunda hasar oluşturabileceğini, bu hasarın hastaya müdahale edilmesi süresiyle geçici ya da kalıcı olabildiğini dile getirdi. Kalp Krizinin Nedenleri Kalp kriziyle sonuçlanan koroner hastalığının birçok risk faktörüne bağlı olarak gelişmekte olduğunu söyleyen Doç. Dr. Osman Kayapınar; sağlıksız beslenme, sigara ve madde kullanımının artması ile birlikte artık daha erken yaşlarda bile kalp krizinin görüldüğüne dikkat çekti. Başlıca risk faktörleri arasında; hipertansiyon, hiperlipidemi, şeker hastalığı, sigara, aile hikayesi, madde bağımlılıkları, ileri yaş ve kötü yaşam tarzının sayılabileceğini sözlerine ekledi. Koroner arter hastalığının genç yaşlarda erkeklerde daha sık görülürken, menopoz sonrasında kadınlarda sıklığının arttığını belirten Kayapınar, bu risk faktörlerinin birçoğunun yaşam tarzı değişiklikleri ile kontrol edilebildiğinin ya da önlenebildiğinin altını çizdi. Ülkemizde spor alışkanlığının yok denecek kadar az olduğunu vurgulayan Öğretim Üyemiz, “İnsanlar hareketsiz bir hayat sürüyor. Bu da değiştirilebilir risk faktörlerini bizim aleyhimize çeviriyor. Zamanla kilo alıyoruz, kan kolesterol profilimiz ve şeker profilimiz bozuluyor. Damarlarımız esnekliğini kaybediyor. Artık hipertansif, hiperlipidemik, metabolik sendromlu ya da şeker hastalığı olan insanlar haline geliyoruz. Maalesef kötü yaşam tarzının sebep olduğu bu durumlar, kalbi besleyen damarları ve kalbi olumsuz etkileyerek zamanla kalp krizi geçirme riskimizi de ciddi şekilde artırıyor.” dedi. Kalp Krizinin Belirtileri Kalp ağrısını; egzersiz, duygusal stresler ya da ağır bir yemek sonrası hastanın göğsünde ezici, baskı tarzında, sınırlarını hastanın tam olarak çizmediği bir ağrı olarak tanımlayan Doç. Dr. Kayapınar, bazı hastaların bu ağrıyı hiç hmediğini ve bu hastalarda özellikle efor esnasında oluşan nefes darlığının bir belirti olabileceğini kaydetti. Hastaların bu durumu boğulmak ya da ciddi bir baskı hissi olarak tanımlayabileceğini ifade eden Kayapınar, göğüste başlayan ağrının sol kola, omuza, çeneye, sırta ya da mide üzerine yayılabileceğini, ağrının süresinin ve son iki ay içerisinde başlayan ağrıların, 10 dakikadan daha uzun süren ağrıların ciddiye alınması gerektiğini dillendirdi. Akut kalp krizinde ise ağrının aninden başladığını ve çok şiddetli olduğunu ifade eden Öğretim Üyemiz, ağrıya çarpıntı, bulantı, kusma ve ölüm korkusu gibi durumların eşlik edebileceğini ve bazı hastalarda ölümcül olabilecek ritim bozuklukları ya da ani kardiyak ölümlerin meydana gelebileceğini söyledi. Kalp krizinden korunmak için yaşam tarzı değişikliğinin şart olduğunu yineleyen Doç. Dr. Osman Kayapınar, “Kalbinizin sağlığı için her yaşta yapılabilecek, sürdürülebilir sporları seçin ve sağlıklı beslenin. Sigara, alkol ve diğer madde bağımlılıklarından uzak durun. Bu çağrımız kalp hastaları için olduğu kadar, sağlıklı insanlar için de geçerlidir; çünkü biz doktorların asıl işi tedavi etmek değil, hastalığı önlemektir.” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Üniversitemiz Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Osman Kayapınar, kalp sağlığı ve kalk krizi hakkında önemli bilgiler paylaştı.

Üniversitemiz Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Osman Kayapınar, kalp sağlığı ve kalk krizi hakkında önemli bilgiler paylaştı.

Kap krizinin aterosklerotik damar hastalığının bir sonucu olduğunu belirterek sözlerine başlayan Doç. Dr. Osman Kayapınar, aterosklerozin zamanla koroner arterlerin daralmasın neden olduğunu, damar içerisindeki daralmanın ciddi boyutlara ulaştığında hastanın, ilk olarak efor esnasında belirginleşen yorgunluk, göğüste gerginlik, bası hissi, yanma gibi şikayetler yaşamaya başladığını ifade etti.

Kalk krizinin yani miyokard enfarktüsün ise kalbin koroner arterlerden birinin aniden tıkanması ile ortaya çıktığını söyleyen Kayapınar, kalp krizinin tıkanıklığın olduğu yere değişiklik göstermekle birlikte kalbin kendi dokusunda hasar oluşturabileceğini, bu hasarın hastaya müdahale edilmesi süresiyle geçici ya da kalıcı olabildiğini dile getirdi.

Kalp Krizinin Nedenleri

Kalp kriziyle sonuçlanan koroner hastalığının birçok risk faktörüne bağlı olarak gelişmekte olduğunu söyleyen Doç. Dr. Osman Kayapınar; sağlıksız beslenme, sigara ve madde kullanımının artması ile birlikte artık daha erken yaşlarda bile kalp krizinin görüldüğüne dikkat çekti. Başlıca risk faktörleri arasında; hipertansiyon, hiperlipidemi, şeker hastalığı, sigara, aile hikayesi, madde bağımlılıkları, ileri yaş ve kötü yaşam tarzının sayılabileceğini sözlerine ekledi.

Koroner arter hastalığının genç yaşlarda erkeklerde daha sık görülürken, menopoz sonrasında kadınlarda sıklığının arttığını belirten Kayapınar, bu risk faktörlerinin birçoğunun yaşam tarzı değişiklikleri ile kontrol edilebildiğinin ya da önlenebildiğinin altını çizdi. Ülkemizde spor alışkanlığının yok denecek kadar az olduğunu vurgulayan Öğretim Üyemiz, “İnsanlar hareketsiz bir hayat sürüyor. Bu da değiştirilebilir risk faktörlerini bizim aleyhimize çeviriyor. Zamanla kilo alıyoruz, kan kolesterol profilimiz ve şeker profilimiz bozuluyor. Damarlarımız esnekliğini kaybediyor. Artık hipertansif, hiperlipidemik, metabolik sendromlu ya da şeker hastalığı olan insanlar haline geliyoruz. Maalesef kötü yaşam tarzının sebep olduğu bu durumlar, kalbi besleyen damarları ve kalbi olumsuz etkileyerek zamanla kalp krizi geçirme riskimizi de ciddi şekilde artırıyor.” dedi.

Kalp Krizinin Belirtileri

Kalp ağrısını; egzersiz, duygusal stresler ya da ağır bir yemek sonrası hastanın göğsünde ezici, baskı tarzında, sınırlarını hastanın tam olarak çizmediği bir ağrı olarak tanımlayan Doç. Dr. Kayapınar, bazı hastaların bu ağrıyı hiç hmediğini ve bu hastalarda özellikle efor esnasında oluşan nefes darlığının bir belirti olabileceğini kaydetti. Hastaların bu durumu boğulmak ya da ciddi bir baskı hissi olarak tanımlayabileceğini ifade eden Kayapınar, göğüste başlayan ağrının sol kola, omuza, çeneye, sırta ya da mide üzerine yayılabileceğini, ağrının süresinin ve son iki ay içerisinde başlayan ağrıların, 10 dakikadan daha uzun süren ağrıların ciddiye alınması gerektiğini dillendirdi.

Akut kalp krizinde ise ağrının aninden başladığını ve çok şiddetli olduğunu ifade eden Öğretim Üyemiz, ağrıya çarpıntı, bulantı, kusma ve ölüm korkusu gibi durumların eşlik edebileceğini ve bazı hastalarda ölümcül olabilecek ritim bozuklukları ya da ani kardiyak ölümlerin meydana gelebileceğini söyledi.

Kalp krizinden korunmak için yaşam tarzı değişikliğinin şart olduğunu yineleyen Doç. Dr. Osman Kayapınar, “Kalbinizin sağlığı için her yaşta yapılabilecek, sürdürülebilir sporları seçin ve sağlıklı beslenin. Sigara, alkol ve diğer madde bağımlılıklarından uzak durun. Bu çağrımız kalp hastaları için olduğu kadar, sağlıklı insanlar için de geçerlidir; çünkü biz doktorların asıl işi tedavi etmek değil, hastalığı önlemektir.” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber380.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.