Akçakoca Su Havzası Platformu Uyardı

Akçakoca Su Havzası Platformu Tarafından Yapılan Açıklamada Şunlara Yer Verildi:

"Madenlerin GSYIH (Gayri Safi Yurt İçi Hasıla ( getiri)) deki payı yaklaşık %1 olarak açıklanmaktadır. Ancak sektörün yol açtığı sağlık ve ekolojik sorunların maliyeti bilinmemektedir.

Madenler nedeniyle su kirliliği, hava kirliliği, toprak kirliliği, gürültü kirliliği, radyoaktif kirlilik, atıklar, biyoçeşitliliğin azalması ve doğanın tahrip edilmesi gibi pek çok çevre sorunu karşımıza çıkar.

Madenciliğin çevreye en çok zarar verilen aşaması, çıkarılan cevherin ya açık havada kimyasal işlemlerle (siyanürle, sülfürik asitle ve başka kimyasallarla) yıkanması olan yığın liçi ya da kavrulması anlamına gelen kavurma-ergitme işlemleridir. İlk aşamada çevreye yüksek miktarlarda toz, katı atık, gaz, ağır metal ve kirli sıvılar yayılır ve çok büyük miktarlarda su tüketilirken; ikincisinde de başta kükürtlü olmak üzere zehirli gazlar yayılır.

Ülkemizde de 2011'de Kütahya'nın Tavşanlı İlçesi'nde Eti Gümüş AŞ'ye ait tesislerin siyanürlü su dolu havuzunda meydana gelen kazanın ardından, Tavşanlı'ya bağlı Dulkadir Köyü'nde şebeke suyundan içen 7 kişi zehirlenerek hastaneye kaldırıldı, suyu içen hayvanlar ise telef olmuştu.

Giresun Espiye'de sülfürlü madenlerin asidik maden drenajı oluşturma potansiyellerinin ve çevresel etkilerinin incelendiği bir araştırmada; madenler kapatılmış olmasına karşın, maden atıklarının etkisi altında olan tüm bölgelerde asit maden drenajı oluşmuştur. Bu bölgelerdeki su örnekleri genel olarak yüksek asit - yüksek /çok yoğun metal ve asit-yüksek metal özelliklerine sahiptir. Maden etkisi altındaki kirletilmiş su örneklerinde Fe (Demir), Al (Alüminyum), Cu (Bakır), Pb (Kurşun) ve Zn (Çinko) en önemli kirleticilerdir.

Madencilik faaliyetleri öncesinde hazırlanan çevresel etki değerlendirme (CED) raporları, madenciliğin ekolojik zararlarını ortaya koymak ve önlemek açısından yetersiz kalmaktadır. Bunun en önemli iki nedeni. ÇED raporlarında genellikle projenin sağlık etkileri hakkında herhangi bir değerlendirme olmaması ve ÇED raporlarının eksik/yetersiz hazırlanmasıdır.

Avrupa Birliği 2014 yılında ÇED sürecinde değişikliğe giderek, sürecin iklim değişikliği ve insan sağlığı ile ilgili etkilerini de kapsaması gerektiğine karar vermiştir. Ancak henüz ülkemizde uygulamaya konulmayan bu kapsam da özellikle sağlık etkileri açısından yetersiz kalabilmektedir. Bu nedenle madencilik faaliyetlerine başlamadan önce ÇED ile birlikte Sağlık Etki Değerlendirmesi (SED) de yapılmalıdır.

SED herhangi bir politika, program ya da projenin, belli bir nüfusun sağlığı üzerindeki potansiyel etkilerinin değerlendirilebileceği işlem, yöntem ve araçlar bütünü ve bu etkilerin nüfus içerisindeki dağılımıdır. SED toplumun sağlığını etkilemesi olası durumların kanıta dayalı olarak değerlendirildiği işlem, yöntem ve araçların bir karışımı olarak da tanımlanabilir. SED ile toplumun sağlığını etkilemesi olası durumla ilgili bir öneri/teklif sunulabilir ve/veya önerilen bir teklifin toplumun sağlık durumu üzerine olası olumlu ve olumsuz etkileri kanıta dayalı olarak ortaya konabilir.

Madencilik faaliyetleri ile yer altı ve üstü suları, toprak, bitkiler, hayvanlar ve insanlar zehirleniyor. Bölge halkı çok ağır sağlık problemleri ve erken ölümler yaşıyor."