(Görüntülü) AHMET DEDE ANILDI

Akçakoca Cumayanı Evliya Camii’nde geleneksel Ahmet Dede Anma Cümle Mevlidi çok sayıda vatandaşın katılımıyla yapıldı. 37 yıldır süren gelenekte katılımcılara etli pilav ikram edildi.  Göktepe köyünde bulunan Cumayanı Ahmet Dede Evliya Camii’nde kılınan öğle namazı sonrası okunan mevlidin ardından Cumayanı’nda devam edilen etkinliğe Akçakoca Kaymakamı Mustafa Can ile birlikte protokol üyeleri katıldı.

Konuya ilişkin konuşan;Cumayanı Ahmet Dede Evliya Camii Yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkanı Hüseyin Denizgez geleneksel olarak yaptığımız etkinlik 2019 yılında meydana gelen selden etkilendik ve akabinde Tüm dünyayı etkisi altına alan Corona virüsü nedeni ile 2020 ve 2021 yılnda etkinliği gerçekleştiremedik.Bu yıl Rabbim nasip etti. Kaldığımız yerden devam ediyoruz.Mevlidde tüm şehitleri andıklarını dile getirdi.

Başkan Denizgez, “1994’ten bu yana gerçekleştirdiğimiz Cümle Mevlidimizi bu yıl da Allah’ın izniyle yapmış olduk. Geleneksel hale getirdiğimiz Cümle Mevlidimize tüm ilçe halkımızın yanı sıra, uzak yörelerden de katılımlar olmaktadır. Konuklarımız hem dualarını eda ediyorlar, hem de huzur içinde bir gün geçiriyorlar” dedi.

Dernek Başkanı Hüseyin Denizgez, Bu mevlitte yapılan ikramlar için sponsor desteği veren tüm hayırsever kişi ve kurumlara teşekkür ettiğini söyledi.

İlçemizde bulunan Cumayanı piknik ve mesire alanı, Akçakoca’nın 3 km güneybatısında, Göktepe köyü sınırlarındadır. Asırlık ulu çınar ağaçları ve yanı başındaki akarsuyuyla dinlence yeridir. Piknik ve mesire alanı olarak düzenlenen bölge aynı zamanda Selçuklulardan kalma tarihi hamam kalıntısı, tarihi Evliya Camii ve Evliya Ahmet Dede Türbesi ile de dikkat çekmektedir. Yöre halkının dileklerinin kabul olması için buraya gelerek dua yaptıkları bilinmektedir. Türbede yatanın kerametinden medet umanlar, ziyarette bulunanlar hastalarına şifa, genç kızlar evlilik, kısırlar da çocuk sahibi olmak için yalvarırlar. Dilekte ve dileğinin yerine gelmesi içinde adakta bulunurlar.          Rivayete göre Ebu Secaeddin Ahmet Dede ve kardeşi Kaplan dede Selçuklular döneminde, Akçakoca’ya gelen ilk Türk boylarındandır. Eski mezar taşlarında yapılan araştırmalar sonucunda görüyoruz ki yazılı tarih 1200’lü yıllara kadar gidilebilmektedir.

Secaeddin Ebu Ahmet Dede ile Kaplan Dede’nin Hikâyesi

Dönemin sosyo-kültürel yapısı ışığında, anlatılagelen rivayetler ise şöyledir:

Ahmet Dede şehirde kunduracılık yapmakta, kardeşi Kaplan ise Baba Dağlarında çobanlık yapmaktadır. On beş divandan (yerleşim yeri) oluşan Diapolis’te Müslümanların ibadetlerini yapabilmeleri için, Keremettin (kaza merkezi), Tahirli, Kepenç, Arabacılar, Divan’larını kapsayan bölgeye hitap eden Cuma Camii yapılmasına karar verilir. Elinden her iş gelen kunduracı (eskici) Ahmet Dede, caminin baş ustasıdır. Bu ibadethanenin yapımı sırasında, ücretleri geciken işçilerin kendisine sitem ettikleri bir gün, Ahmet Dedenin sıkıntı ile ‘Allah’ deyip, elini cebine attığında altın sikkeler çıkarıp işçilere dağıttığı söylenir. O günden sonra, bu kerameti gören işçilerin hiç ses çıkarmadan çalıştıkları, hızla inşaatı tamamladıkları anlatılır.

Kardeşi Kaplan ile ilgili rivayete gelince;

Haftada bir gün şehirde kurulan pazara civar köylerden insanlar gelir. İhtiyaçlarını karşılarlar. Ahmet Dedenin kardeşi Kaplan işine bağlı inancı kuvvetli ibadeti makbul bir erendir Baba dağlarında çobanlık yapar. Onun sürüsüne hiçbir şey olmaz ne kurt kapar ne de hava şartlarından etkilenir. Hayvanlarının semiz, sütlerinin temiz olduğu bilinir. Oda haftada bir kardeşine uğrar, bir mendilin içine dolduğu sütü getirir, alışverişini tamamladıktan sonra işinin başına çobanlığa döner. Yine bir Pazar günü kardeşine uğrar. İki kardeş hasret giderirler. Ahmet Dede kardeşi Kaplan’ın getirdiği süt dolu mendili duvardaki çiviye asar, sohbete başlarlar. O sırada içeriye bir kadın müşteri girer. Ahmet Dedeye ayakkabı tamiri yaptırmak isteyen kadının ayak ölçüsünü alırken, Kaplan’ın gözü kadının topuğuna takılır. Tam o sırada duvarda asılı duran mendilden süt damlamaya başlar. Bu durumu fark edince çok sinirlenen Ahmet Dede, müşteri gittikten sonra kerameti yok olan kardeşine dönerek; dağda nefse hâkim olmak şehirde nefse hâkim olmaya benzemez Kaplan der. Çok utanan Kaplan bir daha şehre inmez. O yüzden mezarı, Kaplan dağlarındadır.