kedi parfümü petshop

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler siyahbet giriş siyahbet giriş

(Görüntülü) KILIÇDAROĞLU DÜZCE ZİYARETİNDEN ÖNEMLİ NOTLAR

SİYASET 25.05.2022 - 21:24, Güncelleme: 25.05.2022 - 23:17
 

(Görüntülü) KILIÇDAROĞLU DÜZCE ZİYARETİNDEN ÖNEMLİ NOTLAR

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Düzce bugün Düzce ziyareti programı içinde saat 11.00 de Düzce Kültür merkezinde Kanaat Önderleri Muhtarlar ve Sivil Toplum Kuruluşları Buluşmalarına katıldı

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Düzce bugün Düzce ziyareti programı içinde saat 11.00 de Düzce Kültür merkezinde  Kanaat Önderleri Muhtarlar ve Sivil Toplum Kuruluşları Buluşmalarına katıldı. Çok sayıda STK ve Muhtarların katılımı ile başlayan toplantının açılış konuşmasını Düzce il başkanı Semih Cemşit yaptı,Çemşitin kısa konuşmasından sonra kürsüye gelen Kılıçdaroğlu  Düzce'nin Türkiye'nin en güzel kentlerinden biri olduğunu,bu doğaya sahip çıkmamız lazım. Doğa sadece Düzcelilere değil, bütün Türkiye'ye hitap ediyor. Bütün Türkiye yeşilin korunmasını istiyor. Tekstil sektörünün ve ağır sanayinin burada geliştiğimi biliyorum. Tarımın ve fındığın bu bölge için önemini de biliyorum. Bölgenin kalkınması gerektiğini de biliyorum. 2 organize sanayi bölgesi var, bu organize sanayi bölgelerinde yeni yatırımların olduğunu da biliyorum. Kamyon şoförlerinin de büyük dertleri var. Gelirken onlarla oturduk, kısa bir sohbetimiz oldu. Sorunların nasıl çözüleceğini biliyorum diyerek başladığı konuşmasından kesitleri sizlere aktarmaya çalışacağız Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, devlet garantili projelere ilişkin, “Geleceği ipotek altına alınan bir Türkiye gerçeği ile karşı karşıyayız. Sadece sizin değil torunlarınızın geleceği de ipotek altına alındı. 2045 yılına kadar. Yap işlet devret, kamu-özel iş birliği… Dolar, avro bazında garanti veriyorsunuz. Milliyetçi geçiyorsunuz, Türk lirasını çöpe atıyorsunuz. Nasıl milliyetçilik bu?” dedi. Kamudan büyük ihaleleri alan şirketlere de değinen Kılıçdaroğlu, “Efendim mahkemeye başvurdular, ‘bize beşli çete demesin’ diye. Mahkeme de karar verdi, ‘Kılıçdaroğlu beşli çete demesin’ diye. Sizin feriştahınız gelsin kardeşim, ben alın terine değer veririm. Sen alacaksın soyacaksın, biz buradan seyredeceğiz. Olmaz” sözleriyle seslendi. 1-Bizler kucaklaşmamız lazım. Onu ben helalleşmemiz lazım diyerek ifade etmiştim. Kavgadan hiç kimse karlı çıkmaz. Ama beraber olursak, birlik olursak, gücümüzü birleştirirsek, Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yok. Akıl, bilgi, birikim var mı, var. Bu işi yapacak insanlar var mı, var. Türkiye’nin her tarafında da var bu insanlar. Köyse köyün, ilse ilin, ilçeyse ilçenin sorunlarını bilir. 2-Düzce’deyiz. Türkiye’nin en güzel kentlerinden birisindeyiz. Gerçekten olağanüstü bir yeşilliği var. Ben bürokratken Düzce’nin arka taraflarında, dağın arka taraflarında Karadeniz’e bakan yerlerde, bölgelerde bir arkadaşımın evi vardı. Oraya davet etmişti. Yeşilin bütün tonlarını Düzce’de görmek mümkün. Olağanüstü bir doğası var. Bu doğaya sahip çıkmak lazım. Doğa sadece Düzcelilere değil aslında bütün Türkiye’ye hitap ediyor. Bütün Türkiye’ye baktığınız zaman, yeşilin, doğanın korunmasını istiyor. Bu da hepimizin ortak görevlerinden bir tanesi. 3- Tekstil ve ağır sanayinin burada geliştiğini biliyorum. Tarımın, artı fındığın bu bölge için önemini biliyorum. Bölgenin kalkınması gerektiğini de biliyorum. İki organize sanayi bölgesi var. Bu organize sanayi bölgelerinde yeni yatırımların olduğunu da biliyorum. Kamyon şoförlerinin büyük dertleri var, gelirken onlarla oturduk, sohbetimiz de oldu. Sabah kahvaltısını onlarla beraber yaptık. Onların da dünya kadar sorunları var.Onlarla uzun uzun sohbet etttik,her zaman onların yanında olacağımızı belirttik. . 4-Suriyeli kardeşlerimiz, bu kardeşlerimizin kendi ülkelerine gitmeleri lazım. Bu konudaki düşüncelerim de gayet açık ve nettir. Bunu kamuoyu ile de paylaştım. Suriyeli kardeşlerimizle de paylaştım. Onların kendi ülkelerine gitmeleri lazım. Onların can ve mal güvenliğini sağlayarak, Suriye ile bir masada oturup konuşarak bütün sorunların çözülmesi lazım. Onların evleri, yolları, okulları, kreşleri yapılarak ve bunların yapımı ile ilgili finansmanın da Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği tarafından karşılanması ile yapılır. 5-  Demokrasiyi tabandan başlayarak yukarıya doğru büyütmemiz lazım. Onun yolu da muhtarlık kurumunu güçlendirmemiz lazım. Muhtarlık kurumu ne kadar güçlü olursa demokrasi de o kadar güçlü olur. Muhtar var, seçiyoruz, güzel; ama muhtar diplerde duruyor. Arayanı, soranı yok. Derdi nedir, ne değildir, gücü nedir, ne değildir hiç kimse sormaz muhtara.Eğer iktidara gelirsek  muhtarların önünü açacağız.TBMM’ye sunduk. Bu muhtarlık kanununu, beraber kabul edelim. Bizim teklifimizi kabul etmiyorsanız, siz verin, biz evet diyelim. Bu kanun teklifi reddedildi. Muhtar kardeşlerime şunu söylemek isterim, eğer siz gerçekten de muhtarlık kurumunun güçlü olmasını istiyorsanız, sizin kanun teklifinizi reddeden partilere oy vermeyeceksiniz. Veriyorsanız, bu haliniz ile kalacaksınız. Vermeyeceksiniz, evet ben muhtarım kardeşim, benim de belli yetkilerim, haklarım olmalı diyorsanız o zaman bu çalışmayı yapan, sizin hakkınızı savunan siyasi partilere oy vereceksiniz. İşin Türkçesi bu. İzin alamıyorsunuz, ödeneğiniz kesiliyor. Niçin, niye kesiliyor? Milletvekilinin kesilmiyor, o da seçimle geliyor. İzin aldınız, hastalandınız, aylığınız kesilir. Vermezler aylığı. Dolayısıyla bu statünün de seçimle gelen herkes için hangi statüye tabii ise muhtarın da aynı statüye tabii olması lazım. Muhtar, belediye başkanı, milletvekili, başbakan, cumhurbaşkanı olur, neyse… Mademki aynı millet bize oy veriyor, geliyoruz, bu kuralın herkes için olması lazım 6- Son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan parti CHP’dir. Sesi duyulmayanların sesi olduk. Taşeron işçilik vardı değil mi? İlk dile getiren, taşeron işçileri örgütleyen, Erzurum’dan başlayarak, bütün bunların kadro almasını sağlayan, oturdum, kavga ettim yıllarca… Şimdi apartman görevlileri var. Her gün karşılaşıyoruz oturduğumuz apartmanda. Her gün yan yanayız aslında. Ama onların da dertleri, sorunları var. Suriyeli kardeşlerimiz, Afganlar var, onların da sorunları var. Dediğim gibi insanı boyutlarda hepsini çözeceğiz. Hiç kimseyi dışlamadan, ötekileştirmeden hepsini insani boyutlarda çözeceğiz.  Bize, bazen altılı masaya diyorlar ki ‘altı benzemez.’ Evet, altı ayrı partiyiz. Doğru. Ama altımız, insan hakları konusunda aynı düşünüyoruz. Demokrasi, sosyal devlet konusunda aynı şeyi düşünüyoruz. Türkiye’nin büyümesi, kalkınması konusunda aynı şeyi düşünüyoruz. Piyasalarda bu kadar zam furyası olmasın… Aynı şeyi düşünüyoruz. Fiyat istikrarı olsun, aynı şeyi düşünüyoruz. Türkiye’nin itibarı, saygınlığı olsun, aynı şeyi düşünüyoruz. Dolasıyla ister Düzce’de ister Türkiye’nin herhangi bir coğrafyasında her insan altılı masaya baktığında kendisinden bir parçayı orada görüyor. Kim olursa, geçmişi ne olursa olsun, altılı masaya baktığında, o liderlere baktığında kendisinden bir parçayı orada görüyor. Türkiye eğer bu ağır koşulları yaşıyorsa bu sorunları çözmek hepimizin boynunun borcudur. Bizi bir araya getiren, Türkiye’yi bugün içinde bulunduğu bu çıkmazdan çekip doğru dürüst bir alana Türkiye’yi çıkarmaktır. Demokrasi açısından çıkartmaktır. Bizim ana hedefimiz budur. İlk yapacağımız iş, bir genelge ile devletteki bütün israf kapılarını kapatacağız. İsraf haramdır. İsrafı önlemek bizim görevimiz. İsrafı kapatacaksın kardeşim. İsrafı yasaklayacaksın. İsraf yapan adamın burnundan getireceksin. 7-Nasıl karar alacaksınız? Devletin bütün bilgilerine sahip olmadan karar alamazsınız. İş dünyasında çalışıyorsunuz, fabrikanız var. Karar alacaksınız ne yaparsınız? Aynı sektörde çalışan bütün kurumları incelersiniz, bakarsınız. Bir karar alırsınız. Biz ne yapacağız, hemen, derhal bir stratejik planlama teşkilatı kuracağız. Planlamayı kapattılar. Planlama yapmayan bir devlet olur mu? Her evde plan yapılır, ay başını nasıl getireceğiz diye. Koskoca, yıllar yılı, bu ülkenin en önemli kurumlarından olan Devlet Planlama Teşkilatı’nı kapattılar. Bir planlama örgütü kuracağız, süratli bir şekilde, oraya en nitelikli, işin uzmanları olan insanları atayacağız. Ve şunu söyleyeceğiz; kararname çıktı kardeşim, bana 10 gün içinde devletin bütün rakamlarını getirin. Devlet yönetmek ciddi iştir, sorumluluk ister. Sorunluluğun farkında olmak gerekir. O nedenle böyle bir planlama teşkilatımız olacak. 8-Fiyat istikrarını korumakla kim sorumlu? Merkez Bankası. Türkiye'de fiyat istikrarı var mı? Yarın sabah hangi ürünün kaç lira olacağını kimse bilmiyor. Yarın sabah doların kaç liraya çıkacağını kimse bilmiyor. Hiç kimse önünü göremiyor. Sorumlu olan kurum hiçbir şey yapmıyor, eli kolu bağlanmış. Yapacağımız önemli üçüncü iş ise Merkez Bankası'nın başına hem iç hem dış piyasalarda güven verecek bir ismi getireceğiz. Güven veren birisi diyorum. Allah aşkına Düzceli kardeşlerim; bir arkeoloğun Merkez Bankası'nda ne işi var? Ben arkeologları küçümsemiyorum. Onların da çok önemli işi var. İyi de ne işi var arkeoloğun, emekli milletvekillerin, güreşçilerin, rüşvet alanların bankaların yönetim kurullarında? Ne işleri var? İşi ehline teslim edelim derken bunu kastediyorum. 9-Türkiye’de bir yol ayrımına geldik arkadaşlar. Bu memleket hepimizin memleketi. Bu memlekette hepimiz huzur içinde yaşamak istiyoruz. Bu memlekette yaşayan her vatandaşın sorumluluğu var. Benim daha fazla sorumluluğum var. Doğru, ben bunu biliyorum. Siyasi partiler takım tutar gibi tutulmaz. Yenilse de kazansa da biz takımı tutarız. Siyasi partiler öyle değil. Futbol kulüpleri devlet yönetmezler. Devlet yönetmek ayrı bir şey. Adalet ile devleti yöneteceksin. Yönetemiyorsa o zaman seçimi niye yapıyoruz? Seçim yapmamızın nedeni bir siyasi eğer Türkiye’yi kötü yönetiyorsa yeni bir siyasiyi getirmek, yeni bire anlayışı iktidar yapmaktır. Dolasıyla bu çerçevede bakmaz lazım.”   Geleceği ipotek altına alınan bir Türkiye gerçeği ile karşı karşıyayız. Sadece sizin değil torunlarınızın geleceği de ipotek altına alındı. 2045 yılına kadar. Yap işlet devret, kamu-özel iş birliği… Dolar, avro bazında garanti veriyorsunuz. Milliyetçi geçiyorsunuz, Türk lirasını çöpe atıyorsunuz. Nasıl milliyetçilik bu? Niye böyle oluyor? İş Türkiye’de, müteahhit Türk, hizmet verilecek ülke Türkiye. Ee kardeşim niye para Amerikan doları veya Avrupa’nın avrosu. Biz kendimiz yapamıyor muyuz? Garanti veriyoruz, devlet hastane yapıyor 3 milyar TL’ye. Kamu özel iş birliği ile hastane yapıyoruz, 6 milyar TL’ye. Niye kardeşim? Niye 3 milyar TL daha fazla ödüyorum ben? Size, bu millete sözüm söz; Allah nasip ederse geldiğimizde önce bu beşli çeteyi saf dışı bırakacağım.  Efendim mahkemeye başvurdular, ‘bize beşli çete demesin’ diye. Mahkeme de karar verdi, ‘Kılıçdaroğlu beşli çete demesin’ diye. Sizin feriştahınız gelsin kardeşim, ben alın terine değer veririm. Sen alacaksın soyacaksın, biz buradan seyredeceğiz. Olmaz. Efendim biz gideceğiz uluslararası mahkemelere… Nereye giderseniz gidin kardeşim, hiçbir adil mahkeme, vicdanı olan hiçbir hâkim devletin soyulmasına seyirci kalmaz Kılıçdaroğlu bu konuşmalarından sonra Düzce Sanayi ve Ticaret odasına gecerek ,yöneticileri ziyaret etti.Ayrıca Halk tv yorumcusu Gazeteci Yazar İsmail Saymaz toplantıya eşlik etti  
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Düzce bugün Düzce ziyareti programı içinde saat 11.00 de Düzce Kültür merkezinde Kanaat Önderleri Muhtarlar ve Sivil Toplum Kuruluşları Buluşmalarına katıldı

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Düzce bugün Düzce ziyareti programı içinde saat 11.00 de Düzce Kültür merkezinde  Kanaat Önderleri Muhtarlar ve Sivil Toplum Kuruluşları Buluşmalarına katıldı.

Çok sayıda STK ve Muhtarların katılımı ile başlayan toplantının açılış konuşmasını Düzce il başkanı Semih Cemşit yaptı,Çemşitin kısa konuşmasından sonra kürsüye gelen Kılıçdaroğlu  Düzce'nin Türkiye'nin en güzel kentlerinden biri olduğunu,bu doğaya sahip çıkmamız lazım. Doğa sadece Düzcelilere değil, bütün Türkiye'ye hitap ediyor. Bütün Türkiye yeşilin korunmasını istiyor. Tekstil sektörünün ve ağır sanayinin burada geliştiğimi biliyorum. Tarımın ve fındığın bu bölge için önemini de biliyorum. Bölgenin kalkınması gerektiğini de biliyorum. 2 organize sanayi bölgesi var, bu organize sanayi bölgelerinde yeni yatırımların olduğunu da biliyorum. Kamyon şoförlerinin de büyük dertleri var. Gelirken onlarla oturduk, kısa bir sohbetimiz oldu. Sorunların nasıl çözüleceğini biliyorum diyerek başladığı konuşmasından kesitleri sizlere aktarmaya çalışacağız

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, devlet garantili projelere ilişkin, “Geleceği ipotek altına alınan bir Türkiye gerçeği ile karşı karşıyayız. Sadece sizin değil torunlarınızın geleceği de ipotek altına alındı. 2045 yılına kadar. Yap işlet devret, kamu-özel iş birliği… Dolar, avro bazında garanti veriyorsunuz. Milliyetçi geçiyorsunuz, Türk lirasını çöpe atıyorsunuz. Nasıl milliyetçilik bu?” dedi. Kamudan büyük ihaleleri alan şirketlere de değinen Kılıçdaroğlu, “Efendim mahkemeye başvurdular, ‘bize beşli çete demesin’ diye. Mahkeme de karar verdi, ‘Kılıçdaroğlu beşli çete demesin’ diye. Sizin feriştahınız gelsin kardeşim, ben alın terine değer veririm. Sen alacaksın soyacaksın, biz buradan seyredeceğiz. Olmaz” sözleriyle seslendi.

1-Bizler kucaklaşmamız lazım. Onu ben helalleşmemiz lazım diyerek ifade etmiştim. Kavgadan hiç kimse karlı çıkmaz. Ama beraber olursak, birlik olursak, gücümüzü birleştirirsek, Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yok. Akıl, bilgi, birikim var mı, var. Bu işi yapacak insanlar var mı, var. Türkiye’nin her tarafında da var bu insanlar. Köyse köyün, ilse ilin, ilçeyse ilçenin sorunlarını bilir.

2-Düzce’deyiz. Türkiye’nin en güzel kentlerinden birisindeyiz. Gerçekten olağanüstü bir yeşilliği var. Ben bürokratken Düzce’nin arka taraflarında, dağın arka taraflarında Karadeniz’e bakan yerlerde, bölgelerde bir arkadaşımın evi vardı. Oraya davet etmişti. Yeşilin bütün tonlarını Düzce’de görmek mümkün. Olağanüstü bir doğası var. Bu doğaya sahip çıkmak lazım. Doğa sadece Düzcelilere değil aslında bütün Türkiye’ye hitap ediyor. Bütün Türkiye’ye baktığınız zaman, yeşilin, doğanın korunmasını istiyor. Bu da hepimizin ortak görevlerinden bir tanesi.

3- Tekstil ve ağır sanayinin burada geliştiğini biliyorum. Tarımın, artı fındığın bu bölge için önemini biliyorum. Bölgenin kalkınması gerektiğini de biliyorum. İki organize sanayi bölgesi var. Bu organize sanayi bölgelerinde yeni yatırımların olduğunu da biliyorum. Kamyon şoförlerinin büyük dertleri var, gelirken onlarla oturduk, sohbetimiz de oldu. Sabah kahvaltısını onlarla beraber yaptık. Onların da dünya kadar sorunları var.Onlarla uzun uzun sohbet etttik,her zaman onların yanında olacağımızı belirttik.

.

4-Suriyeli kardeşlerimiz, bu kardeşlerimizin kendi ülkelerine gitmeleri lazım. Bu konudaki düşüncelerim de gayet açık ve nettir. Bunu kamuoyu ile de paylaştım. Suriyeli kardeşlerimizle de paylaştım. Onların kendi ülkelerine gitmeleri lazım. Onların can ve mal güvenliğini sağlayarak, Suriye ile bir masada oturup konuşarak bütün sorunların çözülmesi lazım. Onların evleri, yolları, okulları, kreşleri yapılarak ve bunların yapımı ile ilgili finansmanın da Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği tarafından karşılanması ile yapılır.

5-  Demokrasiyi tabandan başlayarak yukarıya doğru büyütmemiz lazım. Onun yolu da muhtarlık kurumunu güçlendirmemiz lazım. Muhtarlık kurumu ne kadar güçlü olursa demokrasi de o kadar güçlü olur. Muhtar var, seçiyoruz, güzel; ama muhtar diplerde duruyor. Arayanı, soranı yok. Derdi nedir, ne değildir, gücü nedir, ne değildir hiç kimse sormaz muhtara.Eğer iktidara gelirsek  muhtarların önünü açacağız.TBMM’ye sunduk. Bu muhtarlık kanununu, beraber kabul edelim. Bizim teklifimizi kabul etmiyorsanız, siz verin, biz evet diyelim. Bu kanun teklifi reddedildi. Muhtar kardeşlerime şunu söylemek isterim, eğer siz gerçekten de muhtarlık kurumunun güçlü olmasını istiyorsanız, sizin kanun teklifinizi reddeden partilere oy vermeyeceksiniz. Veriyorsanız, bu haliniz ile kalacaksınız. Vermeyeceksiniz, evet ben muhtarım kardeşim, benim de belli yetkilerim, haklarım olmalı diyorsanız o zaman bu çalışmayı yapan, sizin hakkınızı savunan siyasi partilere oy vereceksiniz. İşin Türkçesi bu. İzin alamıyorsunuz, ödeneğiniz kesiliyor. Niçin, niye kesiliyor? Milletvekilinin kesilmiyor, o da seçimle geliyor. İzin aldınız, hastalandınız, aylığınız kesilir. Vermezler aylığı. Dolayısıyla bu statünün de seçimle gelen herkes için hangi statüye tabii ise muhtarın da aynı statüye tabii olması lazım. Muhtar, belediye başkanı, milletvekili, başbakan, cumhurbaşkanı olur, neyse… Mademki aynı millet bize oy veriyor, geliyoruz, bu kuralın herkes için olması lazım

6- Son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan parti CHP’dir. Sesi duyulmayanların sesi olduk. Taşeron işçilik vardı değil mi? İlk dile getiren, taşeron işçileri örgütleyen, Erzurum’dan başlayarak, bütün bunların kadro almasını sağlayan, oturdum, kavga ettim yıllarca… Şimdi apartman görevlileri var. Her gün karşılaşıyoruz oturduğumuz apartmanda. Her gün yan yanayız aslında. Ama onların da dertleri, sorunları var. Suriyeli kardeşlerimiz, Afganlar var, onların da sorunları var. Dediğim gibi insanı boyutlarda hepsini çözeceğiz. Hiç kimseyi dışlamadan, ötekileştirmeden hepsini insani boyutlarda çözeceğiz.

 Bize, bazen altılı masaya diyorlar ki ‘altı benzemez.’ Evet, altı ayrı partiyiz. Doğru. Ama altımız, insan hakları konusunda aynı düşünüyoruz. Demokrasi, sosyal devlet konusunda aynı şeyi düşünüyoruz. Türkiye’nin büyümesi, kalkınması konusunda aynı şeyi düşünüyoruz. Piyasalarda bu kadar zam furyası olmasın… Aynı şeyi düşünüyoruz. Fiyat istikrarı olsun, aynı şeyi düşünüyoruz. Türkiye’nin itibarı, saygınlığı olsun, aynı şeyi düşünüyoruz. Dolasıyla ister Düzce’de ister Türkiye’nin herhangi bir coğrafyasında her insan altılı masaya baktığında kendisinden bir parçayı orada görüyor. Kim olursa, geçmişi ne olursa olsun, altılı masaya baktığında, o liderlere baktığında kendisinden bir parçayı orada görüyor. Türkiye eğer bu ağır koşulları yaşıyorsa bu sorunları çözmek hepimizin boynunun borcudur. Bizi bir araya getiren, Türkiye’yi bugün içinde bulunduğu bu çıkmazdan çekip doğru dürüst bir alana Türkiye’yi çıkarmaktır. Demokrasi açısından çıkartmaktır. Bizim ana hedefimiz budur. İlk yapacağımız iş, bir genelge ile devletteki bütün israf kapılarını kapatacağız. İsraf haramdır. İsrafı önlemek bizim görevimiz. İsrafı kapatacaksın kardeşim. İsrafı yasaklayacaksın. İsraf yapan adamın burnundan getireceksin.

7-Nasıl karar alacaksınız? Devletin bütün bilgilerine sahip olmadan karar alamazsınız. İş dünyasında çalışıyorsunuz, fabrikanız var. Karar alacaksınız ne yaparsınız? Aynı sektörde çalışan bütün kurumları incelersiniz, bakarsınız. Bir karar alırsınız. Biz ne yapacağız, hemen, derhal bir stratejik planlama teşkilatı kuracağız. Planlamayı kapattılar. Planlama yapmayan bir devlet olur mu? Her evde plan yapılır, ay başını nasıl getireceğiz diye. Koskoca, yıllar yılı, bu ülkenin en önemli kurumlarından olan Devlet Planlama Teşkilatı’nı kapattılar. Bir planlama örgütü kuracağız, süratli bir şekilde, oraya en nitelikli, işin uzmanları olan insanları atayacağız. Ve şunu söyleyeceğiz; kararname çıktı kardeşim, bana 10 gün içinde devletin bütün rakamlarını getirin. Devlet yönetmek ciddi iştir, sorumluluk ister. Sorunluluğun farkında olmak gerekir. O nedenle böyle bir planlama teşkilatımız olacak.

8-Fiyat istikrarını korumakla kim sorumlu? Merkez Bankası. Türkiye'de fiyat istikrarı var mı? Yarın sabah hangi ürünün kaç lira olacağını kimse bilmiyor. Yarın sabah doların kaç liraya çıkacağını kimse bilmiyor. Hiç kimse önünü göremiyor. Sorumlu olan kurum hiçbir şey yapmıyor, eli kolu bağlanmış. Yapacağımız önemli üçüncü iş ise Merkez Bankası'nın başına hem iç hem dış piyasalarda güven verecek bir ismi getireceğiz. Güven veren birisi diyorum. Allah aşkına Düzceli kardeşlerim; bir arkeoloğun Merkez Bankası'nda ne işi var? Ben arkeologları küçümsemiyorum. Onların da çok önemli işi var. İyi de ne işi var arkeoloğun, emekli milletvekillerin, güreşçilerin, rüşvet alanların bankaların yönetim kurullarında? Ne işleri var? İşi ehline teslim edelim derken bunu kastediyorum.

9-Türkiye’de bir yol ayrımına geldik arkadaşlar. Bu memleket hepimizin memleketi. Bu memlekette hepimiz huzur içinde yaşamak istiyoruz. Bu memlekette yaşayan her vatandaşın sorumluluğu var. Benim daha fazla sorumluluğum var. Doğru, ben bunu biliyorum. Siyasi partiler takım tutar gibi tutulmaz. Yenilse de kazansa da biz takımı tutarız. Siyasi partiler öyle değil. Futbol kulüpleri devlet yönetmezler. Devlet yönetmek ayrı bir şey. Adalet ile devleti yöneteceksin. Yönetemiyorsa o zaman seçimi niye yapıyoruz? Seçim yapmamızın nedeni bir siyasi eğer Türkiye’yi kötü yönetiyorsa yeni bir siyasiyi getirmek, yeni bire anlayışı iktidar yapmaktır. Dolasıyla bu çerçevede bakmaz lazım.”

  Geleceği ipotek altına alınan bir Türkiye gerçeği ile karşı karşıyayız. Sadece sizin değil torunlarınızın geleceği de ipotek altına alındı. 2045 yılına kadar. Yap işlet devret, kamu-özel iş birliği… Dolar, avro bazında garanti veriyorsunuz. Milliyetçi geçiyorsunuz, Türk lirasını çöpe atıyorsunuz. Nasıl milliyetçilik bu? Niye böyle oluyor? İş Türkiye’de, müteahhit Türk, hizmet verilecek ülke Türkiye. Ee kardeşim niye para Amerikan doları veya Avrupa’nın avrosu. Biz kendimiz yapamıyor muyuz? Garanti veriyoruz, devlet hastane yapıyor 3 milyar TL’ye. Kamu özel iş birliği ile hastane yapıyoruz, 6 milyar TL’ye. Niye kardeşim? Niye 3 milyar TL daha fazla ödüyorum ben? Size, bu millete sözüm söz; Allah nasip ederse geldiğimizde önce bu beşli çeteyi saf dışı bırakacağım.

 Efendim mahkemeye başvurdular, ‘bize beşli çete demesin’ diye. Mahkeme de karar verdi, ‘Kılıçdaroğlu beşli çete demesin’ diye. Sizin feriştahınız gelsin kardeşim, ben alın terine değer veririm. Sen alacaksın soyacaksın, biz buradan seyredeceğiz. Olmaz. Efendim biz gideceğiz uluslararası mahkemelere… Nereye giderseniz gidin kardeşim, hiçbir adil mahkeme, vicdanı olan hiçbir hâkim devletin soyulmasına seyirci kalmaz

Kılıçdaroğlu bu konuşmalarından sonra Düzce Sanayi ve Ticaret odasına gecerek ,yöneticileri ziyaret etti.Ayrıca Halk tv yorumcusu Gazeteci Yazar İsmail Saymaz toplantıya eşlik etti

 

Habere ifade bırak !
Habere Ek Video
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber380.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.