Seçimler yaklaşınca adaylar projelerini vatandaşlara soluksuz anlatıyor. Onlar anlattıkça sanki ağızlarından bal damlıyor. Şunu yapacağım, bunu getireceğim, bu zamana kadar yapılmayan bana nasip olacak, falan filan laflarını maddeler halinde sıralayıp, tabiri caizse vatandaşın ağzına bir parmak bal çalınıyor… Beş sene önce oy istemeye giden, fakat bir daha kapısından bile geçmemiş iş yerlerini şimdiler de aşındırmakla meşguller.
Arkalarında kapı gibi duracak bir destek bekliyorlar. Amaçları belli, pembe bir tablo çizip oy kazanmak. O koltuğa oturduktan sorma projelerini Bolu için hayata geçirmek tamamen onun takdirine kalmış. Seçim yatırımları mahalle kahveleri, Pazar yerleri, evler ve şehrimizde yeni açılan iş yerlerine katılmak ve yapacakları icraatları anlatmak açısından mükemmel bir ortam görünüyor. Bir noktada vatandaşın elini sıkmadan, yaşlıların ise ellerini öpüp kucaklamadan bırakmıyorlar. Bazen Boluspor’un maçlarında protokol tribününde yerlerini alıp reklâmını yapıyorlar. Kısacası seçim maratonu tam gaz inceden ve derinden devam ediyor.
Şimdiye kadar bütün Belediye Başkanı adaylarının ve hatta vekillerin gündeminde birinci sırada yer alıp Bolu için olmazsa olmazları arasında yer alan, stadyum masalları aklıma geliyor. Kafamda deli sorular beynimi yiyip bitiriyor. Bin dokuz yüz elli sekiz yılında yapılan, yaşadığımız iki depremden ağır yara alan altmış yaşına rağmen ayakta kalabilmek için direnen eski adıyla Şehir yeni adıyla Atatürk stadyumu artık ‘Kentsel Dönüşüm’ bekliyor.
Türkiye Futbol Federasyonunun her yıl istemiş olduğu depreme dayanıklılık yapı ve güvenlik testinde sıkıntılar yaşansa da bir noktada halledilerek stat karşılaşmalara ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Altmış iki yıllık stadyuma makyaj yapılıp, güzelleştirilmeye çalıştırılarak kandırılıyoruz. Sadece güney kısmında ki tribünün yeni yapılması, maratonun üstü kapatılması ve kapalı tribünün üstünün çelik konstrüksiyon ile kaplanması ha birde unutmadan çıkma ışıklandırma ile her şey süt liman gibi görünüyor.(!)
Belediye Başkanlığı döneminde Sayın Yılmaz’ın secim vaatlerin de yer alan stadyum projesinin, Küçük Berk mahallesine yapılacağını söyleyince sevinmiştik. Ne oldu bilinmez, daha sonra bu planlar Abant İzzet Baysal Üniversitesi yerleşkesinde içinde elli dönümlük bir alan içerside planlanmış olarak basın açıklaması yapıldı. On beş bin kişilik bir stadyum projesinin hazırladıklarını ve en kısa süre içersinde kazmanın vurulacağı müjdesini vermişti. Ama aradan günler aylar geçti ne yazık başlanmadı. Hâlbuki diğer illere statlar yapılırken, Bolu her zamanki gibi sahipsiz kalmış, hakkını savunamayan vekillerince de, elinde fırsat varken genel stadyum projelerinde yer alamamıştır.
Gelelim Belediye Başkanımız sayın Tanju Özcan’a… 31 Mart 2019 da yerel secimler öncesi yapmayı düşündüğü elli iki projesinden biri. O zamanlar aynen şöyle demiş; ‘Yıllardır Bolu’nun kendisine yakışan bir stadyumu yoktu. İnşallah bunu gidereceğiz. Yeni mevcut stadyumun olduğu yer. Bolusporumuzun renklerini taşıyan 14 bin kişilik stadyumumuz olacak. 36 bin metrekare arsa üzerine yapılacak. Şu anda bulunduğumuz yer stadyum olacak. Hemen arkasına otel bin araçlık otopark olacak. Otelden de parasını kazansın burada yenilenebilir enerji kullanacağız.’ Şeklinde konuşmuş.
Güzelde konuşmuş, en azından Boluspor’un kasasına girecek kalıcı bir geliri sözde düşünmüş. Ama gel gelelim özde gene icraat diye bir şey yok. Boluspor sevdalısı olduğunu elbet biliyoruz. Geçen sezon takımı ligde bırakmak için harcadığı çabayı da göz ardı edemeyiz. Şimdi Milletvekili iki sene sonrada yerel seçimler olacak. Gene bu zadı muhteremler stadyumu dillerine dolayıp Pembe tablolar çizerek bizlerden oy isteyecekler. İyisi mi biz İşi sağlama almak açısından seçileceklerden Stadyum projelerini içeren ‘noter tasdikli’ bir belge vermelerini isteyelim. Söz uçar yazı kalır misali bu devirde daha mantıklı gibi görünüyor. Ne dersiniz.?
Sözlerimi bir kıssadan hisseyle bağlamak istiyorum. Devrin İçişleri Bakanı’na sormuşlar: ‘ Sayın Bakanım, daha önceleri işkence var demiştiniz’ Bakan sormuş ‘Ne zaman dedim’ diye . Soruyu soran gazeteci devam etmiş, ‘ Efendim o zaman hukukçuydunuz, avukatlık yaparken söylemiştiniz. Şimdi ise işkence yok diyorsunuz.’ Bakan yerinden doğrulup cevap vermiş: ‘İlkini avukat iken savcılıkta söylemiştim. Şimdi ise bakanım yalnızca vaziyete bakıyorum.’
Vaziyete tabii ki bakacağız. Ama yukarıda belirtilen gibi değil. Verilen sözün arkasında eğilmeden, bükülmeden ve taraftarı kandırmadan, yangına sırtında su taşıyan karınca misali safınızı belli edin. Verdiğiniz sözün arkasında elif gibi dimdik durarak yerine getirin. Yoksa bu veballin altından kalkamazsınız.