Yine hüzünlü bir Kasım ayı geldi çattı. Ama guruluyuz. En büyük devlet adamı olarak 20. yüzyıla damgasını vurmuş, 21. yüzyıl için de tek aday olan Atamızı bir kez daha özlemle anıyoruz. Yıl 2019, aradan tam 81 yıl geçti. Özlemi her geçen gün biraz daha katlanarak artmakta. Sen rahat uyu Atam! Emanetini çiğnetmedik, çiğnetmeyeceğiz. Her birimiz Mustafa Kemal'in askerleriyiz... Her 10 Kasım'da olduğu gibi bu 10 Kasım'da da Atamıza olan bağlılığımızı, sevgimizi, ortak düşünce ve duygularla bir kez daha dile getiriyor, büyük önderimizi özlemle, saygıyla, minnetle ve rahmetle anıyoruz... ATATÜRK KİMDİR? Uluslar arası anlayış, işbirliği ve barış yolunda çaba göstermiş üstün bir kişi; olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir devrimci; sömürgeciliğe ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder; insan haklarına saygılı; dünya barışının öncüsü; bütün yaşamı boyunca insanlar arasında; renk, din, ırk ayrımı gözetmeyen; eşsiz bir devlet adamı; öngörüsü yüksek; bağımsızlık, çağdaş, demokrasi ve özgürlük sevdalısı bir lider; Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu. Ne yazık ki, Atatürk'ü bizlere ya doğru dürüst anlatamadılar, ya da biz anlayamadık. Kimileri Atatürk'ü, ya ölüm yıldönümlerinde doğum- ölüm tarihlerine ilişkin çocukluk dönemini anlattılar, ya ölüm yıldönümlerine getirilen yasaklarla yas tutturdular, ya da duvara asılan resim, heykel ve büstten ibaret olarak gördüler. Elbette Atatürk'ün her yıl ölüm yıldönümü Türk milleti için hüzün olmakla birlikte, aynı zamanda gurur duyduğumuz bir gün olması gerektiği düşüncesi hep geri plana atıldı. Neden Gurur? Çünkü Atatürk hep fikirleriyle yaşadı. Getirdiği devrimleriyle, koyduğu prensipleriyle milletimize ve mazlum milletlere yol gösterici bir lider, 20. yüzyıla damgasını vuran en büyük devlet adamı oldu. Dünyada böyle bir lidere acaba kaç ülke sahiptir, ya da sahip olabildi? Allah böyle bir lideri, bir tek Türk milletine ve bu ülkeye nasip etmiştir. Kimileri de her dönem kendi görüşüne göre bir Atatürk portresi çizdi... Şöyle ki; Çağdaşlığı hedef gösterdiği, İsviçre medeni kanunlarını aldığı ve Laikliği getirdiği için Avrupacı Atatürk, Sovyetlerle o dönem dostluğu ve aldığı yardım sebebiyle solcu Atatürk, Türk hassasiyetinden dolayı kimi çevrelerce de Faşist Atatürk diye nitelendirdiler. Atatürk elbette ne solcu, ne sağcı, ne Faşist, ne de Avrupacı idi. Atatürk, zamanın tüm gerekliliklerini yerine getiren, bu zaman da bile çoğu insanın her yönü ile algılamada zorluk çektiği bir Türk aşığı idi. O'nun tüm eylem ve söylemlerinde sadece Türklük vardır. ATATÜRK'ÜN BÜYÜKLÜĞÜ... Atatürk'ün büyüklüğü için söylenecek kelime henüz bulunamadı. Öylesine büyük bir insan ki, yaşadığımız her olayda O'nun varlığını, devlet adamı vasfını arıyoruz. Ölümünün üzerinden 81 yıl geçmesine rağmen, fikirleriyle yaşayan ve ülkenin geleceğine hala yön veren dünyada bir başka lider yoktur. İşte Atatürk'ün büyüklüğü buradan ileri geliyor. Ama bugün bazı kesimler Atatürk'ün büyüklüğünü hala anlayabilmiş değiller. Ülkeyi yönetenler; darbe girişimi, terör saldırıları, dış tehditler ve ekonomik kriz gibi sorunlar karşısında bocalamış durumda. Bunlar Kurtuluş Savaşı'nda ve sonrasında ülke yönetiminde olsalardı acaba ne yaparlardı? Atatürk, savaş sırasında ve sonrasında bütün zorluklara rağmen bu ülkeyi yoktan var ederek, ümmetten millet yaratarak, cumhuriyeti kurmuş ve bugün bu cumhuriyet üzerinde hür ve bağımsız olarak yaşıyoruz. İşte Atatürk bunun için büyük devlet adamıdır! Atatürk’ü anlamak için, O’nun yaptıklarını, Türk tarihini ve yakın tarihi çok iyi bilmek gerekir. Çağdaşlaşmanın mimarı olan Atatürk’ün koyduğu ilkeler donmuş, gelişmez kalıplar değildir. O, katı bir doktrin kurmamıştır. Atatürkçü olan olmayan herkes, O’nun ülkemize getirdiği çağdaş anlayış ve kurumları sadece korumak değil, sürekli olarak geliştirmek ve ileriye taşımak zorundadır. Çünkü Atatürk’ün uygarlık yolu; demokrasidir, bağımsızlıktır, özgürlüktür, milletin refah ve mutluluğudur.