SANAT GÜZELLİĞİN İFADESİDİR.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Sanata ve sanatçıya ne kadar değer verdiğini hepimiz biliriz. Kendisi de sanata çok düşkün olan ve desteklerini esirgemeden sanatçıları teşvik eden Atatürk; Tiyatro, Edebiyat, Heykeltıraş, Resim, Müzik, Opera, Şiir gibi Sanatın her dalıyla ilgilenmiş, hatta gençlik yıllarında çok sevdiği Namık Kemal’in Şiirlerini okumuş ve hatta Şiir ve Edebiyat dışında bazı Rumeli şarkılarını da seslendirmiş olan Atatürk’ün sesinden notalara geçerek günümüze kadar gelmiştir.
Atatürk’e göre sanatın tamamı; Sanat güzelliğin ifadesidir. Bir anlatım sözle olursa Şiir, Ezgi ile olursa Müzik, Resim ile olursa Ressam, Oyma ile olursa heykeltıraş, Oyun ile olursa Tiyatro, Bina ile olursa Mimarlık olur. En bilinen sözleridir.
Tiyatro ise bir sahnede seyirciler önünde oyuncuların aylarca emek harcayarak, gece gündüz, yağmur, çamur, kar, fırtına demeden çalışarak meydana getirdikleri, sergilenmesi amacıyla hazırlanan gösteridir. Farklı şekillerde duygu ve olayların anlatılmasıdır. Tiyatro genel olarak temsil edilen eser anlamında kullanılır.
Değerli okurlarım iki gece önce Antalya’da( AKSED) Derneği tarafından düzenlenen son derece kaliteli bir Tiyatro oyununa davet edildim. Güzel kaliteli bir oyun ve oyuncular olmasına rağmen maalesef salon istenilen dolulukta değildi. Sanırım bu kültür eskiden çok daha güçlü idi. Büyük Şehirlerde günler öncesinden biletler tükenir salon tıklım tıklım olur. Herkes özenle giyinip gelirdi. Kendimce sanata ve sanatçıya verilen değerin ne kadar az olduğu düşüncesine kapıldım. Olması gereken bu değildi? Sanata ve emeğe haksızlık olarak yorumladım. Son yıllarda Sanata olan ilginin gittikçe zayıfladığını görmekteyiz. Peki, ama neden bu kadar soyutluyoruz kendimizi, elbette yaşam koşulları insanları her şeyden soyutlayarak farklı noktalara getirdi. İnsanlar temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çektiği de bir gerçek. Maddi imkânsızlıkların yanı sıra maddi imkânları olup’ ta saatlerini alışveriş merkezlerinde geçiren, işi gücü olmayan ya da Asgari ücret alan insanların bazıları evinin iaşesini düşünmeden sırf gösteriş olsun diye markalı Telefon alan bireyleri de görmekteyiz. Böyle giderse maalesef sanat daha çok zayıf kalır ülkemizde. Aslında o kadar boş şeyler için vakit ayırıyoruz ki o vakitte ne oyunlar izlenir. Kitaplar okunur. Tembel bir toplumuz vesselam. Buna rağmen, Klasik bir kelime haline gelen vaktim yok bahanesi bulmayı seviyoruz. Üzülerek yazıyorum ki sanata hak ettiği gerçek değeri vermiyoruz. Sanırım bu alt yapıya sahip değiliz.
Atatürk’ün çok sevdiğim bir sözüdür. Sanatsız kalmış bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuş demektir. Hayat damarlarımızın kopmaması ve sanatsız kalmayacağımız kültürlü bir Türkiye kültürlü bir toplum olabilmek dileğiyle. Sağlıcakla ve sanatla kalın.