Memleketim kan ağlıyor, onlarca şehid’e memleketim yas tutuyor. Şehitlerimize sahip çıkamadık utanıyorum; Şehit anaları, babaları, kardeşleri, eşleri, gencecik yavukluları, evlatları, içimiz yanıyor alev alev kor gibi konuşacak söz kalmıyor, boğazımız düğüm düğüm. Vatan sağ olsun diyorlar! Kim saracak onların can acısını bilmiyorlar. Canlarından can koptu en büyük acıyı yaşadılar. Bizler bu acılarla yaşarken vatan nasıl sağ olur? Otuz altı Şehit, onlarca yaralı, ateş düştü ocaklara. Milletimiz Televizyon başında haberleri izlerken kahroluyor. Bugün kaç şehit vereceğiz diye, yüreklerden kan akarken vatan nasıl sağ olur? Sadece bir an kendinizi şehit annesi yerine koyun, bir şehidimizin annesi tüm Türkiye’yi gözyaşına boğan “Şehidin Helvası Sizin Ocakta Kavrulmadığı Sürece Size Hep Tatlı Gelecek” Cümlesinin Anlamını Hiç Düşündünüz mü? Düşünmesi bile nasıl ağır geliyor insana değil mi? Evleniyorsun en büyük hayalin bir evlat sahibi olmak oluyor. Allah nasip ederse ilk hamilelik haberini alıyorsun, sevinçle ailelerinize, dost, akrabalara müjde olarak haber veriliyor. Anne olarak artık her şeyine dikkat etmen gerekiyor. Yediklerine içtiklerine, stresine her şeyine dikkat etmeye çalışıyorsun. Doktor kontrolleri başlıyor. Oğlun olacak. Başta baba ve tüm aile aslan oğlum geliyor diye seviniyor. Başlıyorsun onun ismini düşünmeye, geleceğini, okullarını kısacası onun hayatını onunla olan her şeyi düşünmeye başlıyorsun. Karnınıza kramplar giriyor. Uyku düzeniniz bölünüyor, beliniz, bacaklarınız ağrıyor. Ama yine de çok mutlusunuz. Çünkü onun kime benzeyeceğini minik ellerini düşündükçe yüzünüzde tatlı bir tebessüm yayılıyor. Bin bir acı ıstırapla Dünya’ya getiriyorsunuz. Minik ağzı süt kokan sizden bir parça, bazen sabahlara kadar uyku, dinlenme yok. Altını değiştir, ateşini ölç, düşe kalka büyüt. İlk emeklemesi, ilk konuşması, ilkokulu, okul hayatı ile birlikte gözünüz gibi bakarsınız ona, ne kadar büyüse de hala sizin minik bebeğinizdir. Artık koca delikanlı olmuş askerlik çağı gelmiştir. Asker yemekleri, asker eğlenceleri yapılıyor ki sağlıkla gidip gelsin de iş bulsun evlendirip yuvasını kuralım. Bizlerde torun sahibi olup torunlarımızı sevelim. Diyerek ileriye dönük hayalleriniz varken bir haber gelsin ve gözünden sakındığın evladın biricik oğlun şehit oldu haberi geliyor. Evlere yüreklere ateş düştü! Bir anne, baba, eş, kardeş ömrünün sonuna kadar kefensiz mezara gömülüyor. Bu acıya yürek dayanmaz. Annelerin, babaların htiklerini hmeye çalışıyorum. Kalbim acıyor, yüreğim yangın yeri. Ama yine de ateş düştüğü yeri yakar derler. İşte küçük bir örnek; Kanuni Sultan Süleyman, şehzade Mustafa öldükten sonra, perişan halde matem tutar, Rüstem Paşa onu böyle görünce, hünkârım, kaç gündür harap oldunuz' der. Kanuni Süleyman şöyle der:
"Konuş Rüstem konuş. Ne devlet senin, ne de evlat..."Elbette bu acıya yürekler dayanmaz başını dik tut şehit anası, Şehit babası sana bu acıları yaşatanlar elbette bir gün kendileri de daha büyük acılar yaşayacaklar. Çok üzgünüm tüm Türkiye gibi, analar gibi kalbim yanıyor.
Yazıma Aziz Nesin’inin yazısıyla devam etmek istiyorum. Son derece hassas duygu dolu insan olana anlayana elbette,
Utanıyorum Şehidim,
Utanıyorum,
Yemekten,
İçmekten,
Senin annen ağlarken,
Gülmekten utanıyorum!
Sanma ki;
Unutuyor,
Unutturuyoruz.
Unutanları barındırmaktan utanıyorum.
SEN; vatan için bizim için şehit olurken,
Seni görmezden gelenlerden utanıyorum.
Ülkemize barışın, huzurun bir an önce gelmesi dileğiyle, Şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve tüm Türkiye’ye sabır, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. HEPİMİZİN BAŞI SAĞOLSUN.
Anasayfa
Yazarlar
GÜLDANE KAYA
Yazı Detayı
Bu yazı 1034+ kez okundu.
UTANIYORUM ŞEHİDİM!!!
#UTANIYORUM #ŞEHİDİM!!!
Memleketim kan ağlıyor, onlarca şehid’e memleketim yas tutuyor. Şehitlerimize sahip çıkamadık utanıyorum; Şehit anaları, babaları, kardeşleri, eşleri, gencecik yavukluları, evlatları, içimiz yanıyor alev alev kor gibi konuşacak söz kalmıyor, boğazımız düğüm düğüm. Vatan sağ olsun diyorlar! Kim saracak onların can acısını bilmiyorlar. Canlarından can koptu en büyük acıyı yaşadılar. Bizler bu acılarla yaşarken vatan nasıl sağ olur? Otuz altı Şehit, onlarca yaralı, ateş düştü ocaklara. Milletimiz Televizyon başında haberleri izlerken kahroluyor. Bugün kaç şehit vereceğiz diye, yüreklerden kan akarken vatan nasıl sağ olur? Sadece bir an kendinizi şehit annesi yerine koyun, bir şehidimizin annesi tüm Türkiye’yi gözyaşına boğan “Şehidin Helvası Sizin Ocakta Kavrulmadığı Sürece Size Hep Tatlı Gelecek” Cümlesinin Anlamını Hiç Düşündünüz mü? Düşünmesi bile nasıl ağır geliyor insana değil mi? Evleniyorsun en büyük hayalin bir evlat sahibi olmak oluyor. Allah nasip ederse ilk hamilelik haberini alıyorsun, sevinçle ailelerinize, dost, akrabalara müjde olarak haber veriliyor. Anne olarak artık her şeyine dikkat etmen gerekiyor. Yediklerine içtiklerine, stresine her şeyine dikkat etmeye çalışıyorsun. Doktor kontrolleri başlıyor. Oğlun olacak. Başta baba ve tüm aile aslan oğlum geliyor diye seviniyor. Başlıyorsun onun ismini düşünmeye, geleceğini, okullarını kısacası onun hayatını onunla olan her şeyi düşünmeye başlıyorsun. Karnınıza kramplar giriyor. Uyku düzeniniz bölünüyor, beliniz, bacaklarınız ağrıyor. Ama yine de çok mutlusunuz. Çünkü onun kime benzeyeceğini minik ellerini düşündükçe yüzünüzde tatlı bir tebessüm yayılıyor. Bin bir acı ıstırapla Dünya’ya getiriyorsunuz. Minik ağzı süt kokan sizden bir parça, bazen sabahlara kadar uyku, dinlenme yok. Altını değiştir, ateşini ölç, düşe kalka büyüt. İlk emeklemesi, ilk konuşması, ilkokulu, okul hayatı ile birlikte gözünüz gibi bakarsınız ona, ne kadar büyüse de hala sizin minik bebeğinizdir. Artık koca delikanlı olmuş askerlik çağı gelmiştir. Asker yemekleri, asker eğlenceleri yapılıyor ki sağlıkla gidip gelsin de iş bulsun evlendirip yuvasını kuralım. Bizlerde torun sahibi olup torunlarımızı sevelim. Diyerek ileriye dönük hayalleriniz varken bir haber gelsin ve gözünden sakındığın evladın biricik oğlun şehit oldu haberi geliyor. Evlere yüreklere ateş düştü! Bir anne, baba, eş, kardeş ömrünün sonuna kadar kefensiz mezara gömülüyor. Bu acıya yürek dayanmaz. Annelerin, babaların htiklerini hmeye çalışıyorum. Kalbim acıyor, yüreğim yangın yeri. Ama yine de ateş düştüğü yeri yakar derler. İşte küçük bir örnek; Kanuni Sultan Süleyman, şehzade Mustafa öldükten sonra, perişan halde matem tutar, Rüstem Paşa onu böyle görünce, hünkârım, kaç gündür harap oldunuz' der. Kanuni Süleyman şöyle der:
"Konuş Rüstem konuş. Ne devlet senin, ne de evlat..."Elbette bu acıya yürekler dayanmaz başını dik tut şehit anası, Şehit babası sana bu acıları yaşatanlar elbette bir gün kendileri de daha büyük acılar yaşayacaklar. Çok üzgünüm tüm Türkiye gibi, analar gibi kalbim yanıyor.
Yazıma Aziz Nesin’inin yazısıyla devam etmek istiyorum. Son derece hassas duygu dolu insan olana anlayana elbette,
Utanıyorum Şehidim,
Utanıyorum,
Yemekten,
İçmekten,
Senin annen ağlarken,
Gülmekten utanıyorum!
Sanma ki;
Unutuyor,
Unutturuyoruz.
Unutanları barındırmaktan utanıyorum.
SEN; vatan için bizim için şehit olurken,
Seni görmezden gelenlerden utanıyorum.
Ülkemize barışın, huzurun bir an önce gelmesi dileğiyle, Şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve tüm Türkiye’ye sabır, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. HEPİMİZİN BAŞI SAĞOLSUN.
Ekleme
Tarihi: 02 Mart 2020 - Pazartesi
UTANIYORUM ŞEHİDİM!!!
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.