Turizm şirketleri personel başvurularında en çok, yetersiz yabancı dilden şikayetçi. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Otel işletmecisi ve İnsan Kaynakları Eğitim Direktörü Selda Altun, "Artık İngilizce söze girdiğimde, cevap alamıyorsam, duymayı beklemeden söylüyorum; 'I can understand but I can not speak'" dedi.
Turizm sektörünün kanayan yaralarından biri olan, çalışanların yabancı dil bilgisi konusuna ilişkin görüşlerini aldığımız otel işletmecisi ve İnsan Kaynakları Eğitim Direktörü Selda Altun, bunun hemen hemen sektördeki bütün insan kaynaklarının karşılaşabildiği bir sorun olduğunu dile getirdi.
Benzer deneyimleri herkesin sıklıkla yaşayabileceğini dile getiren Altun, "Beni en çok şaşırtan, bu görevlere aday olan arkadaşlarımızın, konuşamadan nasıl iletişim kurabilecekleri konusunda fazla düşünmemiş olmaları. 'Konuşamadığınız misafirlere nasıl hizmet verebilirsiniz?' sorusuna aldığım cevap, genellikle, büyükçe açılmış bir çift göz oluyor. Bu durumun temel nedeni olarak elbette ki eğitim sistemimizi suçlayabiliriz ama yine de aşılabilecek kolay bir hedef olduğunu düşünüyorum" dedi.
Son yıllarda turizm meslek liselerinde İngilizce dersleri haftada dört saatlere kadar düşmüşken İngilizce öğretmenin ve konuşmanın öneminin bu sistemle hiçbir zaman kavranmayacağını dile getiren Altun, dil öğrenmek için geçtiği eğitim sürecini şu sözlerle ifade etti:
"Bu işi ömür boyu yapacaksam böyle devam edemem dedim"
"Ben üniversitede Turizm ve Otel Yönetimi Bölümü'nde öğrenim gördüm ve hazırlık sınıfımız yoktu. Yanlış olmasın ama, haftada, ya 4 ya da 6 saat İngilizce dersi görüyorduk. Sanki İngilizce'yi konuşabiliyormuşuz gibi, bir de Fransızca öğretmenin nafile çabası içindeydi okudum. Sonuç; ikisi de öğrenilememiş iki dil, boşa harcanmış o kadar ders saati. Beni geleceğe hazırlayacak seviyede İngilizce öğrenmek için; iş bulmam, çalışmam, para biriktirmem ve İngiltere'ye gitmem gerekti. İyi ki yapmışım, o ayrı. Orada geçirdiğim bir buçuk yılın; dil öğrenmenin yanında, faydaları saymakla bitmeyecek bir deneyimdi ve kariyer yolculuğuma daha sağlam bir adım atmamda çok büyük yardımları oldu.
Bu kararı hayata geçirmeden önce kadrolu, düzenli, yeni mezun bir öğrenci için prestijli diyeceğiniz bir işim vardı. Bu işte çalışırken nadiren yabancılarla konuşmam gerekiyordu ama her gerektiğinde bu kişileri İngilizce bilen başka bir ekip arkadaşıma yönlendirmek zorunda kalıyordum. Ben, bu işi ömür boyu yapacaksam böyle devam edemem dedim ve hazırlıklarımı yaptıktan sonra istifa için soluğu bölüm yöneticimin yanında aldım. Kendisi iki yabancı dili ana dili gibi konuşan direktörüm bana; 'Ne güzel işin var, Türkiye'de kurs mu yok?' dediğinde çok şaşırdığımı hatırlıyorum."
"İngilizce mülakatların önemi"
Benzer bir şaşkınlığı yakın bir zamanda köklü turizm meslek liselerinden birinin idarecisinden gelen yorumu karşısında yaşadığını söyleyen Altun, yapılan mülakatlarda İngilizce sorular sorulması konusunda talep olduğuna değindi. Altun, "Benden staj için başvuran öğrencilerine görüşme sırasında, mutlaka İngilizce birkaç soru sormamı istediler. Bunu zaten yapacağım ama neden böyle bir arzunuz var dediğimde; 'Biz okullarda azalan ders saatlerine rağmen kendi çabalarımızla öğrencilere daha iyi bir seviyede İngilizce eğitimi vermeye; bıkmadan ve usanmadan bu dili öğrenmelerinin önemini anlatmaya çalışıyoruz. Bu öğrenciler staj görüşmeleri için sizlere geliyorlar, bahsettiğim en iyi oteller ve tek kelime İngilizce soru sormuyorsunuz. Öğrenciler; 'hocam hani çok önemliydi, kimse bize bir şey sormadı' dediklerinde verecek cevabımız olmuyor' diye açıkladılar ve sitem ettiler" dedi.
"Dil öğrenme alternatifleri internet ile birlikte çeşitlilik kazandı"
Turizm sektöründe çalışacak insan kaynağı için yabancı dil eğitimine dönük öneriler dile getiren Selda Altun, "İngilizce ders saatlerimiz ve İngilizce derslerinin kalitesi artmalı, öğrencilere konuşup, pratik yapacakları platformlar oluşturulmalı evet; ancak sanki, bu günlerde öğrencilerin kendilerini geliştirebilecekleri alternatifler internet ile beraber çeşitlilik kazandı. Bu yıl ki görüşmelerimde bir, iki istisna da yok değildi. Sorularım karşısında akıcı bir İngilizce ile cevaplar almak, hem de kursa gitmemiş tamamen internet üzerinden kendileri çalışarak pratik yapmış bu dar gelirli ailelerin çocuklarından, inanılmaz derecede umut vericiydi. Ben istisnaların genele yayılabileceğine, hep birlikte hareket edersek bu sorunun da üstesinden gelme yolunda önemli adımlar atabileceğimize inanıyorum. 'I can understand but I can not speak' yerine ' Yes, I would like to continue our interview in English' diye cevaplar duymak istiyorsak önce 'Can we speak in English' diye sormalıyız" dedi.